4 Ekim 2013 Cuma

neler oluyor?

neler oluyor bilmiyorum. neler oluyor, neler bitiyor.. sürekli inişler ve çıkışlar mevcut kılını bile kıpırdatmayan düzenin içinde. her şey aynılığından hiç ödün vermeden değişmeyi nasıl başarıyor? n'aber diyenlere verecek haberim yokken, sadece yuvarlanıp giderken, kısır diyaloglarımın suçunu kendimde arıyorum. yeni bir haber yaratamadığım için, haberim varsa dahi o anda veremediğim için, kırk yılda bir cidden haberimi bekleyen birini bulup da bir cevap bulamadığım için. neler oluyor? bilmiyorum. nasıl olduysa doyumsuzluk ve bıkkınlıklar tarafından aynı anda kuşatıldım. kulağımda kulaklıklar varken dahi düşürüyorum iğnemi bir plağın üstüne. kaos yaratıyor ve insanlar rahatsız olacak diye rahatsız oluyorum. annem benimle yatıyor geceleri. arada muhtemelen beni rahatsız ettiğini düşünüyor ya da daha fenası ben onu rahatsız ediyorum ve 'ben yarın yatağıma gidicem' diyor. korkuya kapılıyorum. sanki dakikalarca hohlayarak yarattığımız sıcaklık bir anda buhar olup gidecek ve onu tekrar yaratma takâtini bulamayacakmışız gibi hissediyorum. gitmesin istiyorum. sonra birlikte uyuyoruz. bir sonraki gece odamı, televizyonumu, bilgisayarımı, yatağımı ele geçirdiğini düşünerek ona kızıyorum, gitsin istiyorum. taa ki o 'gideyim' diyene kadar. bu durumda ben ne istiyorum? istikrardan ölesiye korkanken maceraperest olma isteğim kolları olmayan bir timsaha benziyor. yıkıcı benliğim, sert bedenimle ne ileri ne de geri gidebiliyorum. yalancı gözyaşarım dahi yok. sanırım günlerden ağlayan burnumun, nöbeti gözlerime devretme zamanı geldi de geçiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder