29 Aralık 2013 Pazar

defterin defterdeki hikayesi



bugün mutsuzluk ağırlığını koydu üstüme. sakin adımlarla ilerlemeye çalışırken istanbul'da, bir cemali şarkısını içimde taşıyordum. zaman bir hataydı o zamanlar. zaman hatırlamak ve korkmak, yakalamak ve kaçmak için vardı. zaman bir hataydı.
sonra eve taşıdım kendimi, annemin yüzünü gördüm. gülüyordu. moralim bozuk dedim, sarıldım. güleç suratı düştü, ne oldu diye endişelendi, kendi mutluluğunu unuttu. öncelikle sınavım bok gibi geçti dedim, amaaaan boş ver canım dedi, esas sıkıntılı şeyler oldu dedim, derin derin dinledi, sonra bana bir hediye verdi: geçen onunla zorla tutuştuğum ladesin istemediğim hediyesiydi bu, 
üstünde gülen/ağlayan bir çift surat olan bir küçük deri defterdi bu. sonra benim cemalim o defterin kapağı oluverdi bir ağladım/bir güldüm, beklediğim fotoğraf filmlerinin geldiğini gördüm, annemin sevincimi görüşünü gördüm, anneme sarıldım, güldüm. sonra bizi gizlice izleyen lokum'u gördüm, gittim aldım kucakladım, kaçmadı, kokladım, mıncırdım, güldüm. sonra anneme gittim, kaçmadı, sarıldım, kokladım, öptüm. yani, güldüm. 

18 Aralık 2013 Çarşamba

birinin ruhunun içinden baktığım bir andayım ve kendime dair bir şey, kendime ait bir şey görmüyorum. bana dair olması beklenmiyor hiçbir şeyin ve benim özgürlüğüm burada başlıyor.