bugün mutsuzluk ağırlığını koydu
üstüme. sakin adımlarla ilerlemeye çalışırken istanbul'da, bir cemali şarkısını içimde taşıyordum. zaman bir hataydı o zamanlar. zaman hatırlamak ve korkmak,
yakalamak ve kaçmak için vardı. zaman bir hataydı.
sonra eve taşıdım kendimi, annemin yüzünü gördüm. gülüyordu. moralim bozuk dedim,
sarıldım. güleç suratı düştü, ne
oldu diye endişelendi,
kendi mutluluğunu
unuttu. öncelikle sınavım bok gibi geçti dedim, amaaaan boş ver canım dedi, esas
sıkıntılı şeyler oldu
dedim, derin derin dinledi, sonra bana bir hediye verdi: geçen onunla zorla
tutuştuğum ladesin istemediğim hediyesiydi bu,
üstünde gülen/ağlayan bir çift surat olan bir küçük deri defterdi bu. sonra benim
cemalim o defterin kapağı oluverdi
bir ağladım/bir
güldüm, beklediğim fotoğraf filmlerinin geldiğini gördüm, annemin sevincimi
görüşünü
gördüm, anneme sarıldım, güldüm. sonra bizi gizlice izleyen lokum'u gördüm,
gittim aldım kucakladım, kaçmadı, kokladım, mıncırdım, güldüm. sonra anneme gittim,
kaçmadı, sarıldım, kokladım, öptüm. yani, güldüm.