halbuki bu kadar kolay olmamalıydı demli bir aşkı terk etmek..
kolay mı oldu? değil belki de.. ne ara değişti bir titreşimden beklediklerin.
gözlerin ne ara farklı bir ismi görebilmek için çırpınır oldu? yine bir aşık
olma haline çarpıldın değil mi? hayallerindekinin, gözlediğinin sen olmadığını
bilmek etkiledi yine seni. oysaki demedim mi sana vazgeç bu huyundan,
mutsuzluğu ağırlamaktan onu alıkoymaktan vazgeç diye? ne hissettiğin bile belli
değil şimdi. yapamazlık halinden korkmuyor muydun, al işte astın havaya
süzülüyor eylemin ağırlığı havada. yine yaratır verdin o uzun sessizliği
ardında. neden bu kadar korkulur ki kelimelerden? haydi git bağır, seviyorum
de! ne haller seni susturan? korkuyor musun reddedilmekten? reddedilmedin ya
işte, daha ne kanıt olsun. biliyorum, sen de biliyorsun. korkun cazibenden
ileri geliyor. ya ana kaptırmışsa kendini senin yerine? ya yapacak daha iyi bir
şeyi olmadığı için ya da ona çok daha iyi bir şey olmasına rağmen onu
yapamadığı için cevap verdiyse sana? bunu nasıl anlayabilrsin ki? işte yine
lanet zaman. soysuz zaman! kolay mı ki senin geçip gitmen içimi tüketene kadar
kemirmeden. batıl inançlara göz kırpmaya başlıyorsun kendine hakim ol. peki ya
o zaman sana zararsız bir insanı sebepsiz yere neden dışladın neden yokladın
onu dünyanda? kim bilebilirdi ki bir zaman gelecek de yüreğine oklar saplayacak
o masum? neden senin olanlara, senin olmak isteyenlere içindeki bu nefret.
neden hep başkasının yemeğine dil uzatıyorsun? peki ayıp değil mi böyle
lezzetleri hiç düşünmeden çürütmeye çalışmaları? ya da süründürmeleri hiç
sevmeye çalışmadan. bedenlerini kullanıp, ruhlarını tatmin edip eskimiş acıklı
bir kıyafet gibi fırlatıp atmaları? ben onların kaçırdığı hatta yıprattığı
değerleri iyileştiriyorum. kendimden veriyorum onlara. hayır, sen kendini yok
ediyorsun zaten olmayanda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder